19 Ocak 2016 Salı


Her şey yapılabilir 
Bir beyaz kağıtla;
Uçak örneğin uçurtma mesela 
Altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir 
"Süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine..."

Bir beyaz kağıda
Her şey yazılabilir senin dışında ...
Güzelliğine benzetme bulmak zor 
Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan her şeyden 
Bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor.
Belki tabiattadır çaresi
Senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim.
Anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

Sen bana ışık ver yeter, bende filiz çok
Köklerim içimde gizlidir
Gelen giden açan soran bere budak yok
Bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok ...

Uzun bir yoldan gelen tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim.
Koynumda bir beyaz kağıt boşluğu her şeyi anlattım
Olan olmayan acıtan sancıtan ...
Bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım...
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

"sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır "

Sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
Hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
Sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

Bir tek söz kalır dişlerimin arasından
Ben sana gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar ...

Verdiğim bütün sözler sende kalsın isterim
Ben sana gülüm derim, gül sana benzediği için ölümsüz
Yazdığım bütün şiirler sana başlayan bir kitap için önsöz

Sana bakmak
Bir beyaz kağıda bakmaktır her şey olmaya hazır
Sana bakmak 
Suya bakmaktır, gördüğün suretten utanmak
Sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip, bir mucizeyi anlamaktır 
Sana bakmak
Allah’a inanmaktır

17 Ocak 2016 Pazar

 
gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım...
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım

Sen - Nazım Hikmet


...
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!..
Ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri

...
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz...

7 Ocak 2016 Perşembe

Ben senin gözlerine dönmek istiyorum
Sonra da...

Sonra diye bir şey yoktur.
Tarih dışıdır, sonra.
 
Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

2 Ocak 2016 Cumartesi

Kadın hep toplar !

Kadın hep toplar !
Sabah kalktığında önce şöyle bir etrafı toplar.
Sonra bir başına hazırladığı kahvaltı sofrasına tek tek çağırıp ev halkını toplar.
Tabi birde karınları doyduktan sonra çil yavrusu gibi ortalıktan kaybolan ev halkının geride bıraktığı sofrayı toplar
Herkes gider o evi toplar, sonra aynanın karşısına geçip işten güçten helak olmuş saçını toplar.
Çayını demler, kekini yapar ve sevdiği arkadaşlarını bir araya toplar.
Mahallede bir günde ne olmuş ne bitmişse bilirkişiden bayağı bir bilgi toplar
Çocukların yaptığı yanlışları babaya duyurmadan derleyip toplar.
Bazen de duygusallaşır öpüp koklamak için evlatlarını kanadının altına toplar.

Çoğu zaman dalar uzaklara, eskiyi düşünür; geçmişi ve hala geçmemiş olan yaralarını, acılarını toplar...
Ne olursa olsun güçlü olmak zorundadır, ne kadar üzülse de ağlasa da en sonunda da kırılan kalbini yine kendisi toplar..